israil ve batı almanya arasındaki tazminat anlaşması ne demek?

İsrail ve Alman Federal Cumhuriyeti arasındaki Tazminat Anlaşması (Almanca: Luxemburger Abkommen Lüksemburg Anlaşması ya da Wiedergutmachungsabkommen "Wiedergutmachung Anlaşması” 1. İbranice: הסכם השילומים Heskem HaShillumim "Tazminat Anlaşması") 10 Eylül 1952 tarihinde imzalandı ve 27 Mart 1953 tarihinde yürürlüğe girdi2. Anlaşmaya göre, Batı Almanya, İsrail’e tazminat ödeyecek ve mülkünü kaybeden her Yahudinin kayıplarını telafi edecekti. İsrail’e verilen tazminatın nedeni, İsrail’in yerlerinden olmuş çok sayıdaki fakir Yahudiyi yeni evlerine getirmesi ve bunun karşılığında ödediği masraftı. Ayrıca Almanya, Nazi zulmüyle Yahudilerin kaybettiği mülk ve varlıklarını tek tek telafi etmeliydi3.

Arka Planı

1952 yılında, İsrail’in ilk Başbakanı David Ben Gurion, tazminat talebinin kaybedilen Yahudi mülküyle oldukça eşit olması gerektiğini belirtti. Böylece “katiller aynı zamanda varis olmayacaktı”. Ayrıca Gurion, bu tazminatın, İsrail’e göçen Holokost kurbanlarının rehabilitasyonu ve yerleşmeleri için önemli olduğunu paylaştı4.

Talepler Konferansı

Yahudilerin Almanya’dan Maddi Talepleri Konferansı ya da Talepler Konferansı’nın websitesine göre, Eylül 1951’de Şansölye Konrad Adenauer, Batı Almanya Parlamento’suna seslendi, “Alman halkının adına, korkunç suçlar işlendi, maddi ve manevi tazminat ödememiz gerekiyor… Federal Hükümetler, Yahudi temsilcileri ve İsrail Devleti beraberce bunun için hazırlar… maddi tazminat yoluyla maddi zararlar problemini çözeceğiz, bununla birlikte, sonsuz acının ruhsal açıdan uzlaşmaya ulaşmasının yolunu açacağız.” Adenauer’in konuşmasından bir ay sonra, İsrail Yahudi Ajansı eş başkanı Nahum Goldmann ve Dünya Yahudi Kongresi başkanı, 23 milli ve uluslararası Yahudi kuruluşuyla bir araya geldi. Katılımcılar, bu görüşmelerin sadece maddi tazminatla sınırlanması kararını aldı ve toplantıdan doğan kuruluşun adı, “Yahudilerin Almanya’dan Maddi Talepleri Konferansı” oldu. Yönetim kurulu, toplantıya katılan her kuruluştan delegelerle kuruldu. Her kuruluş iki kişiyi yönetim kuruluna gönderdi. Talepler Konferansının amacı, Alman Hükümetiyle, Yahudi kişilerin ve Yahudi halkının, Holokost’ta gördüğü zararı tazminatlandırmaktı.

İsrail’in ikilemi

Holokost sonrası, İsrail ve Almanya arasındaki, halihazırda hassas olan ilişkiler, Soğuk Savaş’ın başladığı ve Almanya’nın Doğu - Batı Almanya olarak bölündüğü dönemde daha karışık hale geldi. Çeşitli nedenlerden dolayı, Batı Almanya’nın İsrail’in Holokost ile iddialarıyla hem muhatap olabilecek hem de muhatap olmak isteyecek taraf olduğu anlaşıldı. Durumu daha karıştıran diğer bir faktör ise, İsrail’in ABD’nin stratejik çıkarlarına karşı olmaması gerektiğiydi. Savaş sonrası Sovyetler Birliği’yle olan ilişkinin kopmasıyla, ABD için Bonn’daki demokratik yönetimin güçlü ve sağlıklı kalması önemliydi.

İsrail Avrupa’da kalan Yahudileri almak istiyordu. İsrail ayrıca 1948 Arap-İsrail Savaşı sonrası kendini toparlıyordu ve derin bir ekonomik kriz içindeydi. Bu kriz nedeniyle kemer sıkma politikası yürürlükteydi. İşsizlik oranı çok yüksekti (özellikle ma’abarot kamplarında) ve döviz rezervleri oldukça azdı5. David Ben Gurion ve Mapai Partisi pratik bir yol izledi ve anlaşmayı kabul etmenin, İsrail ekonomisini düzeltmek için tek yol olduğunu dile getirdi6. “İki yaklaşım vardır” dedi Mapai merkezi komitesinde. “Birisi getto’daki bir Yahudinin ve diğer ise özgür insanların” dedi. “Almanya’nın arkasından koşup yüzüne tükürmek istemiyorum. Kimsenin arkasından koşmak istemiyorum. Burada oturmak ve inşa etmek istiyorum. Amerika’ya gidip Adanauer’e karşı bir gece nöbetine katılmayacağım” diye ekledi7.

Müzakereler

Müzakereler İsrail Dışişleri Bakanı Moşe Şarett ve Batı Almanya Şansölyesi Konrad Adenauer tarafından yapıldı. 1951’de İsrail yönetimi, savaş sonrası Almanya’yı işgal eden dört güçten tazminat ve geri ödemeyle ilgili talepte bulundu. Bunu, İsrail’in, savaş sonrası yerinden olan 500,000 Yahudiyi kabul ettiğine bağladı. Hesaplarına göre, bu kabulun masrafı her kişi için 3000 dolardı ve toplamda Almanya’dan 1.5 milyar dolar beklediklerini açıkladı. Ayrıca 6 milyar dolarlık Yahudi gayrimenkulünün Naziler tarafından talan edildiğini ekledi. Tazminat Anlaşmasına doğru giden müzakereler, Mart 1952’de başladı ve Federal Cumhuriyet, İsrail Devleti ve Dünya Yahudi Kongresi’nin temsilcileri arasında yapıldı. Müzakereler Dr. Goldman tarafından yönetildi. Bu müzakereler, İsrail’de tatsız bir tartışma başlattı. Hükümeti oluşturan koalisyonun başı David Ben-Gurion, Holokost kurbanlarından çalınan her şeyin karşılığı olarak bu tazminatın gerekli olduğunu iddia etti. Anlaşma Adenauer ve Moşe Şarett tarafından 10 Eylül 1952 tarihinde, Lüksemburg’da imzalandı. Almanya Parlamentosu (Bundestag) anlaşmayı 18 Mart 1953 tarihinde oyladı ve 239’a 35 oy gibi büyük çoğunlukla geçirdi. Arap Ligi anlaşmaya karşı çıktı ve Alman Federal Cumhuriyeti’ni boykot etmekle tehdit etti ama daha sonra bundan vazgeçti çünkü Almanya’yla ticaret yapmayı kaybetmek Araplar için büyük kayıplara neden olacaktı 8.

Muhalefet

Toplum içindeki tartışma, İsrail tarihindeki en ateşli tartışmalardan birisiydi. Anlaşmaya muhalefet, siyasetin hem sağından (Herut ve Genel Siyonistler) ve hem de solundan (Mapam) geldi. Her iki taraf ta tazminat ödemesi kabul etmenin, Nazileri, yaptıkları o kadar kötülükten sonra affetmekle eşit olduğunu savunuyordu. 5 Kasım 1951 tarihinde, Mapam’lı Yaakov Hazan Knesset’te şunları söyledi: “Nazilik Almanya’da tekrar doğuyor ve bizim sözde Batılı dostlarımız da bu Naziliği besliyorlar, Nazi Almanyası’nı tekrar hayata döndürüyorlar… Bizim ordumuz, İsrail Ordusu, Nazi Ordu’suyla aynı kampta olacak ve Naziler buraya sızmaya başlayacaklar ve bunu en kötü düşmanımız olarak değil, müttefikimiz olarak yapacaklar…” 9. Eylül 1952’de gerçekleşen, Dışişleri ve Güvenlik Komitesi’nin bir oturumunda, o dönemde Mapam vekili olan İzak Ben-Aharon, “Almanya’nın 12 yıllık bir dönem içinde, 3 milyon Mark ödeyeceğine ve bunun boş bir söz olmadığına inanan insanların olduğunu sanmıyorum… İsrail Devleti üç milyon markın verileceğine dair bir kağıttan başka bir şey elde edemeyecek…”Dedi 10.

Protesto

7 Ocak 1952 tarihinde, Knesset’te gerçekleşeceği düşünülen tartışmadan dolayı, yakınlarındaki bütün yollar kapatıldı. Knesset’in etrafı ise, barikat ve tel örgüyle çevrildi. İsrail Güvenlik Güçleri, olası bir ayaklanmayı durdurmak için hazırdı. Anlaşmaya karşı olan kişilerin oluşturduğu topluluk 15000 kişi olarak bir araya geldi ve Knesset’te alınan bir demokratik karara karşı çıkan İsrail tarihindeki en büyük ayaklanmayı gerçekleştirdiler. Knesset tarihinde bir ilk olarak, genel kurul tartışması ayaklanmadan dolayı kesintiye uğradı ama karar sonunda 61 – 50 oy oranıyla kabul edildi ref name=sikur>

</ref>

.

Hararetli ve duygusal bir konuşmadan sonra, Menachem Begin, protestocuları, Knesset’e doğru yöneltti. Begin, 1948 yılındaki Altalena Olayı’nı hatırlattı. Olayda, İsrail ordusu, Ben Gurion’ın emriyle, siyonist paramiliter Irgun’e silah taşıyan bir gemi bombalanmıştı. Menachem, “Bana toplarla saldırırken, karşı ateşle karşılık vermemelerini emrettim ama bugün emrediyorum, yapın!” dedi. Gösteriler şiddetlendi ve protestocular Knesset binasının camlarına taş atmaya başladı. Polis karşılığında güç kullanarak onları dağıtmaya başladı. Ayaklamanın başlamasından tam beş saat sonra polis, tazyikli su ve göz yaşartıcı gazla kontrolü ele geçirdi. Yüzlerce kişi tutuklandı. 200 civarında protestocu ve 140 polis yaralanmıştı 11.

Diğer Protestolar

Karar protestoları durdurmadı. Ekim 1952’de Dov Shilansky, Dışişleri Bakanlığı’nın yakınlarında bir paket dinamitle yakalandı. Duruşması sırasında, Tazminat Anlaşmasında karşı kurulan bir yeraltı kuruluşunun üyesi olmakla suçlandı ve 21 ay hapsine karar verildi 12. Birçok bomba paketi Adenauer ve diğer hedeflere gönderildi. Bombalardan biri paketle ilgilenen bir polisi öldürdü 1314.

Uygulama

Protestolara rağmen, anlaşma Eylül 1952’de imzalandı ve Batı Almanya, İsrail’e toplam 3 milyar Mark’ı bir sonraki on dört yılda ödedi; 450 milyon Mark Dünya Yahudi Kongresi’ne ödendi. Ödemeler, yaşayan aile üyesi kalmayan ailelerin varisi olarak görülen İsrail Devleti’ne yapıldı. Para ülkenin altyapısında ve yeni İsrail devletinin ekonomisinin oluşturulmasında kullanıldı. İsrail bu dönemde ekonomik kriz içindeydi ve başka ülkelerdeki Yahudilerin bağışlarına muhtaçtı. Bu ödemeler ve bağışlar daha sonra İsrail’i ekonomik olarak güçlü hale getirecekti.

Tazminatlar, Köln’de bulunan İsrail satın alım delegasyonuna direkt olarak ödendi. Delegasyon parayı Alman hükümetinden yıllık taksitlerle aldı. Daha sonra, delegasyon, Tel Aviv’de kurulan neyin ve kimin için alınmasına karar veren şirketten şiparişleri aldı ve gereken satın alımları gerçekleştirdi. Tazminatların büyük bir kısmı, hükümet, Yahudi Ajansı ve Histadrut işçi sendikasının şirketlerine hammadde ve eküpman almaya harcandı. Sayılarla, paranın büyük kısmı 1300 sanayi tesisine eküpman almaya harcandı, üçte ikisi 36 fabrikaya verildi. Bu farbikaların birçoğu Histadrut’a aitti. Aynı zamanda, çoğu özel şirketlere ait olan yüzlerce fabrika çok az olsa da tazminattan ödemeler aldı. 1953 ve 1963 arasında, tazminat ödemeleri, İsrail’in eletkrik sistemine yaptığı yatırımın üçte birini karşıladı ve bu elektrik kapasitesini üçe katladı. İsrail Demiryolları’a yapılan yatırımın yarısını karşıladı. Demiryolları için, Alman yapımı lokomotifler, raylar ve sinyal eküpmanı alındı. Ayrıca tazminatlarla, Alman yapımı su sağlama makinaları, petrol arama araçları, Timna Vadi’sindeki bakırı çıkarmak için madencilik eküpmanı ve biçerdöver, traktör ve kamyon gibi tarım ve inşa sanayi için ağır makineler alındı. Tazminatın 30% u yakıt almaya, 17% si İsrail için ticaret gemisi almaya kullanıldı. 50 ticaret gemisi ve 2 yolcu gemisi alındı. 1961’e doğru bu gemiler İsrail’in ticaret gemilerinin üçte ikisini oluşturdu. Para ayrıca liman yapımında kullanıldı. Haifa limanı için vinçler alındı. Tazminatlar İsrail’in Gayri Safi Milli Hasıla’sını 15% büyüttü ve 45000 yeni iş yarattı 15.

Yad Vashem, 1990’larda Yahudilerin, Doğu Avrupa’da kendilerinden çalınan mülkiyetlerine yönelik taleplerde bulunduklarını belirledi. Çeşitli gruplar, İsviçre’de yaşamayan fakat oradaki bankalara paralarını yatıran ve Holokost’ta hayatını yitiren Yahudilerin mal varlıklarına ne olduğu sorusuna cevap aramaya başladı. Buna ek olarak, şirketler de, Nazi döneminde zorla çalıştırılan Yahudilere tazminat ödeme baskısını hissetti Yahudi organizasyonlardan. Bunların arasında, Deustche Bank AG, Siemens, BMW, Volkswagen ve Adam Opel gibi şirketler vardı. 1999’ın başlarında, Alman hükümeti bir fon kurdu ve bu şirketler de, hayatta kalan Holokost felaketzedelerine yardımcı olsun diye maddi katkıda bulundu. Bunun benzeri bir fon da İsviçre’de kuruldu. Macaristan, Holokost kurbanları ve varislerine yardım etmek için bir fon kurdu. 1990’ların sonlarına doğru, aralarında, Allianz, AXA, Assicurazioni Generali, Zürih Finansal Grubu, Winterhur ve Baloise Sigorta Grubu gibi sigorta şirketlerinin olduğu sigorta endüstrisi Holokost’ta hayatını kaybeden sigortalı kişiler üzerine tartışmaya katıldı. Yad Vashem isimlerle ilgili yardımda bulundu.

Tekrar açılan iddialar

2007 yılında, İsrailli milletvekili Rafi Eitan, bazı önerilerde bulundu ve bu öneriler anlaşmanın tekrar açılmasına yönelik girişim olarak algılandı. Eitam, daha sonra asıl amacının Alman-İsrailli bir çalışma grubunun kurulmasını ve bu grubun ise, hayatta kalan kurbanlardan ekonomik sorun yaşayanlarına Almanya’nın nasıl yardım edebileceği konusunda çalışma yapmasını önerdiğini açıkladı 16. Başta Alman Maliye Bakanı Peer Steinbrück, anlaşmanın her hangi bir şekilde genişletilmesinin mümkün olmadını belirtti 17 ama daha sonra, Alman hükümeti sözcüsü Thomas Steg, Almanya’nın, İsrail’den resmi bir istek gelmesi durumunda, Holokost’ta sağ kalanlara yönelik, ekstra emeklilik ödenmesiyle ilgili tartışmaya meyilli olduğunu belirtti 18.

Citations

Orijinal kaynak: israil ve batı almanya arasındaki tazminat anlaşması. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.

Footnotes

  1. Honig, F.: *The Reparations Agreement between Israel and the Federal Republic of Germany *, American Journal of International Law 48(4), October 1954. URL last accessed 2006-12-13.

  2. Agreement between the State of Israel and the Federal Republic of Germany , Bundesanzeiger Verlag

  3. Pedahzur, Ami, and Arie Perliger (2009). Jewish Terrorism in Israel. Columbia University Press. pp. 175-76

  4. Segev, Tom: The Seventh Million: The Israelis and the Holocaust (2000, )

Kategoriler